banner6

banner14

Mimarlardan çarpıcı uyarı: Marmara depremi bekliyor!

TMMOB Mimarlar Odası Bursa Şubesi 17 Ağustos 1999 Büyük Marmara Depreminin 25.yılı nedeniyle basın toplantısı düzenledi.

GÜNDEM 17.08.2024, 23:35
Mimarlardan çarpıcı uyarı: Marmara depremi bekliyor!
banner26

Basın toplantısında, Mimarlar Odası Bursa Şubesi’nin de paydaşı olduğu ve 16 Ağustos 2024 tarihinde İstanbul’da Mimarlar Odası Genel Merkezi ile Marmara Bölgesi’ndeki Şubeleri tarafından birlikte düzenlenen “Türkiye’nin Deprem Gerçeği: 17 Ağustos Depreminin 25. yılında Marmara Bölgesinde Mimarlık, Planlama ve Afet Yönetimi Sempozyumu” değerlendirmeleri ışığında açıklamalarda bulunuldu.

Basın toplantısında konuşan Mimarlar Odası Bursa Şubesi Başkanı Şirin Rodoplu Şimşek, “Depremlerin ardından bugüne kadar afet risklerinin azaltılması, sağlam ve güvenli yaşam çevrelerinin oluşturulmasına yönelik yeterli önlem alınmamıştır. Tüm ülkede ve bölgede afet öncesi ve afet sonrası süreçleri doğrudan etkileyecek yasal düzenlemeler yapılırken; yaşanan yıkım ve kayıplara sebep olan planlama, kentleşme ve yapılaşma politikaları devam ettirilmektedir” dedi.

Mimarlar Odası Bursa Şubesi Yönetim Kurulu Üyeleri’nin de katıldıkları basın toplantısında Şube Başkanı Şirin Rodoplu Şimşek tarafından yapılan açıklama şöyle:

“DEPREMİN AFETE DÖNÜŞMEMESİ İÇİN YENİ BİR İMAR, YAPI ÜRETİM VE DENETİM SİSTEMİ ZORUNLUDUR!

Topraklarının tamamı depremsellik koşullarında olan ülkemizde, bilimsellikten uzak kentleşme politikaları ve imar rantına dayalı yapılaşma uygulamaları nedeniyle aslında bir doğa olayı olan deprem afete dönüşmektedir. Yaşanan büyük yıkımların ve yitirilen binlerce insanımızın sorumluluğunu almak istemeyen iktidarlar, depremi “doğal afet” olarak tanımlayarak sonuçlarına da aslında rıza göstermektedirler.

Deprem ülkemizde ve dünyanın pek çok yerinde yaşanmaktadır; geçmişten bugüne yaşanan depremlere yönelik tarih çalışmaları ve jeolojik araştırmalar bütünleştirildiğinde, belli bölgelerde belli aralıklarla şiddeti yaklaşık tanımlanabilen depremleri bilim insanları ortaya koyabilmektedirler. Bu deprem öngörüsü akılcı kentsel planlama ve nitelikli yapı üretimiyle birleştiğinde, Japonya örneğinde olduğu gibi depremin yarattığı hasarın göreli olarak can yakıcı olmadığı, yapılı çevre yıkımının yaşanmadığı, insan kaybının nispeten az olduğu, ülke ekonomisinin ağır yaralar almadığı sonuçlar söz konusu olmaktadır.

Yakın tarihimizde ortak yaşanmışlıklarımızla 17 Ağustos 1999 Büyük Marmara Depreminden 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş merkezli depremlere ülkemizde ortaya çıkan durumu “doğal afet”ten ziyade “insan kaynaklı afet” olarak tanımlamak yerinde olacaktır. Bilindiği gibi insan kaynaklı afet tanımı esas olarak savaş ya da çatışma sonucu ortaya çıkan yıkım ve can kayıplarını açıklamak için kullanılmaktadır. Ancak bilimsel verilere dayalı akılcı kentsel planlama ve nitelikli yapılaşmayı reddederek ülke toprağından rant devşirmeye dayalı oluşturulan ekonomik modelin dayattığı çarpık kentleşme ve çürük yapılaşma koşullarında bir deprem yaşandığında bunu “doğal afet” olarak kabul etmek gerçeklerden kaçmak, sorumluluğu inkâr etmektir.

Ülkemizde gerek merkezi düzeyde oluşturulan yasal çerçeve ve çevresel etki değerlendirme sisteminin (ÇED) işlemez hale getirilmesi gerek yerel yönetimlerin geliştirdiği imar planları ya da “kısmi imar değişiklikleri” aracılığıyla yaratılan “niteliksiz yapılı çevre” depremin afete dönüşmesinin esas nedenidir, dolayısıyla yıkımlar, ölümler esas olarak “insan kaynaklı” afetler sonucudur.

Öncelikle 17 Ağustos’tan 6 Şubat depremlerine yaşanan afet ortamlarında yitirdiğimiz, acısı hala taze, tüm yurttaşlarımızı saygıyla anıyor, kederli ailelerine başsağlığı diliyoruz. Depremlerde yaralanan, sakat kalan, psikolojik travmalar yaşayan insanlarımızın acısını yüreğimizde hissediyoruz. 1992 Erzincan depremini, 1967 Sakarya depremini ve ülkenin farklı yerlerinde yaşanmış olan pek çok irili ufaklı depremi ve can kayıplarını da unutmadığımızı belirtmek istiyoruz.

Kahramanmaraş merkezli depremlerin üzerinden bir buçuk yıl geçmesine karşın; afet yönetimi, acil ve geçici barınma yerleşim alanları, enkaz kaldırma ve döküm sahaları, kalıcı konut ve yeni yapılaşma süreçleri, güçlendirme, onarım, tarihi yapıların restorasyonu ve kentlerin yeniden inşası ile ilgili yapılan çalışmalar son derece eksik, yetersiz ve hatalı bir şekilde yürütülmektedir. Tüm bu süreçlerde yerel yönetimler, üniversiteler, meslek örgütleri ve halkın katılımı dışlanarak; imar ve yapılaşma kararları yürürlüğe konmuştur. Kent merkezlerinde geniş alanlar “riskli alan” ya da “rezerv alan” ilan edilerek mülkiyet değişiminin dolayısıyla olası demografik dönüşümün yolları açılmıştır.

6 Şubat depremleri sonrasında yaşanan bu belirsizliklerle dolu ortam, bir yandan bireyin mülkiyet hakkını dolayısıyla barınma hakkını tartışmalı bir hale dönüştürürken bir yandan da bilimsel kent planlama ilkelerinin göz ardı edildiği imar yaklaşımı ile yeniden afet oluşturma riski yüksek bir yapılaşmanın önü açmaktadır.

Bütün bu yaşananlardan çıkaracağımız en büyük ders ise ülkemizin ne afet yönetimi sürecinde ne de sonrasında temel barınma ve toplumsal yaşamın kurgulanması aşamasında örgütlü bir kurumlaşmasının olmamasıdır.

Gerek acil barınma gereksiniminde gerek sonrasındaki hızlı ama akılcı kent planlama ve yapı üretme sürecinde yaşanan kararsız tutumun neden olduğu kaos ve belirsizlik, zor durumdaki depremzedelerin toplumsal psikolojinde de yara oluşturmuş ve insanları, doğdukları büyüdükleri yerlerden koparak farklı coğrafyalarda yaşamını sürdürme yoluna sokmuştur. Bu durumun bir sonucu da deprem bölgesindeki nüfusun doğal yapısının değişmesidir; kültür tarihi açısından çok özel önemi olan güneydoğu coğrafyasında çağdaş kentlerin ve tarihi çevrelerin yıkımıyla birlikle bu yerleşimleri yaratan kuşakların çocukları da barınamaz hale gelmiş, maddi kültür kadar somut olmayan kültürel değerler ve “insanları” da eksilmiştir.

Deprem sonrasındaki bir buçuk yılda yaşanan bu iç karartıcı süreç, bizi yakın gelecekte beklenen Marmara depremi açısından endişelendirmektedir. Geçmiş deneyimlerin sorgulanarak yeni afetlerin yaşanmayacağı bir depremsellik için sağlıklı çözümlerin geliştirileceği bir kentleşme, imar, yapı üretim ve denetim sisteminin gerekliliği açıktır.

Marmara depremi bekliyor!

İstanbul merkezli ve Marmara bölgesini etkileyecek büyük bir depremin yakın gelecekte olacağı yönünde değerlendirmeler, yapılan bilimsel araştırmalarla ortaya konulmaktadır.

Türkiye nüfusunun 1/3’ünün yaşaması, ekonominin %50’ye yakınının bu bölgede gerçekleşmesi olası depremin etkilerinin büyüklüğünü ortaya koymaktadır. Büyük Marmara depreminin üzerinden 25 yıl geçmesine ve bu süreçte ülkenin çeşitli bölgelerinde depremler yaşanmış olmasına karşın; kamu ve toplum yararı doğrultusunda kentleşme ve afet politikaları geliştirilmemiş; afetlere karşı sağlam, sağlıklı ve güvenli kentleşme ve yapılı çevre üretimi sağlanmamış; kültürel, tarihî ve mimari mirasın korunarak gelecek nesillere aktarılması için çalışmalar yürütülmemiştir.

Depremlerin ardından bugüne kadar afet risklerinin azaltılması, sağlam ve güvenli yaşam çevrelerinin oluşturulmasına yönelik yeterli önlem alınmamıştır. Tüm ülkede ve bölgede afet öncesi ve afet sonrası süreçleri doğrudan etkileyecek yasal düzenlemeler yapılırken; yaşanan yıkım ve kayıplara sebep olan planlama, kentleşme ve yapılaşma politikaları devam ettirilmektedir.

Sonuç olarak;

•Afet yönetimi ve afet risklerinin azaltılması için gerekli hukuki düzenlemelerin, Eylem Programlarının hazırlanması, gerekli koordinasyonun ve toplum katılımının sağlanması için bir an önce gerekli adımlar atılmalıdır.

•İmar düzeni, yapı üretim ve denetim sistemi; sağlam yapı ve güvenli yaşam çevreleri üretmek için bilim, kamu yararı ve kamu denetimi esas alınarak tümüyle yeniden düzenlenmelidir.

•İmar rantını önceleyen, kentlerin demografik yapısını bozan, kültürel sürekliliği ortadan kaldıran, kentlinin aidiyet hissini yok sayan Kentsel Dönüşüm politika ve uygulamalarından vazgeçilmelidir.

•İmar affı düzenlemeleri ile planlama ilkelerine aykırı kaçak yapılaşmaların yasallaştırılması kabul edilemez. İlimizde de hala hızla devam eden kaçak yapı üretimine karşı etkin bir mücadele yürütülmelidir.

üretim sürecinde yer alan mimarlık, mühendislik ve planlama eğitiminin niteliği geliştirilmeli ve ülke genelinde eşdeğerlik sağlanmalıdır.

•Meslek odalarının; mesleğe kabul sürecinden başlayarak mesleğin uygulanmasına, yapı denetimine ve mesleğin her alanında etkin bir şekilde yer alması için gerekli yasal düzenlemeler bir an önce gerçekleştirilmelidir.

TMMOB Mimarlar Odası Bursa Şubesi mesleki ve toplumsal sorumluluklar kapsamında tüm bu süreçte ilgili kesimlerle birlikte etkin bir rol üstlenmeye hazırdır.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

TMMOB MİMARLAR ODASI BURSA ŞUBESİ”

banner9
Yorumlar (0)
6
hafif yağmur
banner36
Namaz Vakti 31 Ekim 2025
İmsak 06:47
Güneş 08:18
Öğle 13:10
İkindi 15:31
Akşam 17:52
Yatsı 19:17
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 10 28
2. Trabzonspor 10 23
3. Fenerbahçe 10 22
4. Beşiktaş 10 17
5. Samsunspor 10 17
6. Gaziantep FK 10 17
7. Göztepe 10 16
8. Konyaspor 10 14
9. Alanyaspor 10 13
10. Kocaelispor 10 11
11. Başakşehir FK 10 10
12. Çaykur Rizespor 10 10
13. Kasımpaşa 10 10
14. Antalyaspor 10 10
15. Gençlerbirliği 10 8
16. Eyüpspor 10 8
17. Kayserispor 10 6
18. Fatih Karagümrük 10 4
Takımlar O P
1. Bodrum FK 11 24
2. Pendikspor 11 22
3. Çorum FK 11 22
4. Esenler Erokspor 11 21
5. Amed SK 11 20
6. Erzurumspor FK 11 19
7. Iğdır FK 11 18
8. Van Spor FK 11 17
9. Sakaryaspor 11 17
10. Bandırmaspor 11 16
11. Sivasspor 11 14
12. Boluspor 11 14
13. İstanbulspor 11 13
14. Serik Belediyespor 11 13
15. Keçiörengücü 11 11
16. Manisa FK 11 10
17. Sarıyer 11 8
18. Ümraniyespor 11 8
19. Hatayspor 11 4
20. Adana Demirspor 11 1
Takımlar O P
1. Arsenal 9 22
2. Bournemouth 9 18
3. Tottenham 9 17
4. Sunderland 9 17
5. Manchester City 9 16
6. Manchester United 9 16
7. Liverpool 9 15
8. Aston Villa 9 15
9. Chelsea 9 14
10. Crystal Palace 9 13
11. Brentford 9 13
12. Newcastle United 9 12
13. Brighton & Hove Albion 9 12
14. Everton 9 11
15. Leeds United 9 11
16. Burnley 9 10
17. Fulham 9 8
18. Nottingham Forest 9 5
19. West Ham United 9 4
20. Wolverhampton 9 2
Takımlar O P
1. Real Madrid 10 27
2. Barcelona 10 22
3. Villarreal 10 20
4. Atletico Madrid 10 19
5. Espanyol 10 18
6. Real Betis 10 16
7. Rayo Vallecano 10 14
8. Elche 10 14
9. Athletic Bilbao 10 14
10. Getafe 10 14
11. Sevilla 10 13
12. Deportivo Alaves 10 12
13. Celta Vigo 10 10
14. Osasuna 10 10
15. Levante 10 9
16. Mallorca 10 9
17. Real Sociedad 10 9
18. Valencia 10 9
19. Real Oviedo 10 7
20. Girona 10 7