EURO 2020 VE ŞANSIMIZ

Koronavirüs salgını nedeniyle geçen yıl yapılamayan 2020 Avrupa Futbol Şampiyonası (EURO 2020) yarın saat 22.00'de Roma Olimpiyat Stadyumu’nda oynanacak İtalya-Türkiye maçı ile başlıyor.

Futbol organizasyonu içerisinde hacim, reyting ve ekonomi açısından Dünya Kupası’nın ardından ikinci sırada yer alan Avrupa Şampiyonası, futbol severlerin merakla bekleyip ilgiyle takip ettiği devasa bir organizasyon.

Avrupa Futbol Şampiyonası’na bu yıl alışık olmadığımız üzere 12 ülke (İngiltere, Almanya, Rusya, Hollanda, İtalya, İspanya, Danimarka, İskoçya, Macaristan, Romanya, İrlanda ve Azerbaycan) ev sahipliği yapacak.

İtalya, İsviçre ve Galler…

Bu devasa organizasyonun bizim maçımızla açılması ve turnuvanın en genç takımı olmamız gözleri A Milli Takımı’mıza çevirdi.

Daha önce 1996, 2000, 2008 ve 2016'da Avrupa Futbol Şampiyonası'na katılma başarısı gösterdik ve bunlardan sadece 2000’de çeyrek final, 2008’de ise yarı final oynadık.

Süreklilik konusunda sıkıntılarımız olsa da katıldığımız organizasyonlarda başarılı olduk, turnuvaya her zaman renk kattık. Ancak ülke olarak Dünya Kupası ve Avrupa Şampiyonası gibi büyük organizasyonlarda sürekli yer almamız, bir futbol kültürü oluşturmamıza, turnuva takımı olmamıza ve gelecek futbolcu neslin de bu hayallerle kariyerini inşa etmesine olanak sağlayacak.

Başarılı bir eleme grubu geçiren Türkiye, A Grubu’nda İtalya, Galler ve İsviçre ile yarışacak. Bu grup maçları İtalya'nın Roma ve Azerbaycan'ın Bakü kentlerinde oynanacak.

4 Dünya Şampiyonu ve 1 Avrupa Şampiyonu apoletli İtalya, grubumuzun en güçlü takımı. Elemelerde oynadığı 10 maçın 10’unu da kazanarak şampiyonaya büyük bir sükseyle geldi. 2006 Dünya Kupası’nda şampiyon olduktan sonra 2010 ve 2014’te gruptan çıkamayan, 2018’e ise katılamayarak duraklama dönemine giren Gök Mavililer, tekrar yükselişe geçmek istiyor.

Grubumuzun diğer takımı İsviçre ile 2008’de de aynı grupta yer almış ve geride bırakmayı başarmıştık. Eleme grubundan lider çıkarak turnuvaya gelen İsviçre, Dünya Kupası ve Avrupa Şampiyonasına bizden çok daha fazla katılmış olmasına rağmen dişe dokunur bir başarısı yok. İsviçre hem 2008’in rövanşını almak hem de yeni başarılara yelken açmak için gruptaki en önemli rakiplerimizden biri.

Grubun son takımı ise kadrosunda fazla yıldız olmayan ve daha çok takım oyunu oynayarak başarılı olmaya çalışan Galler. Elemeleri bizim gibi ikinci sırada bitirerek turnuvaya katılmaya hak kazanan Galler, son yıllarda başarılı bir ivme yakaladı. Bizim gruptan çıkamadığımız EURO 2016’da 3. olan Galler, bu başarının tesadüf olmadığını kanıtlama arzusunda.

Biz EURO 2020’de ne yaparız?

Gelelim A Milli Takımı’mıza…

Türkiye, pek çok idari ve takım içi sorunların yaşandığı ve başarısız geçirdiğimiz 2016 Avrupa Şampiyonası’nın aksine bu turnuvada daha güçlü, daha iddialı, daha inanmış ve daha içe sinmiş bir kadroyla mücadele edecek.

Turnuvanın en genç takımı biziz. Yanı sıra belki de ilk kez bir turnuvaya, Avrupa’da futbol hayatını sürdüren isimlerin ülkemizdekilerden fazla olduğu bir kadroyla katılıyoruz. (10 Türkiye Ligi-16 Avrupa ülkeleri ligleri) Ve yine belki ilk kez bir turnuvada 26 kişilik kadrosunda 18 farklı takımdan oyuncu bulunduran ve en fazla oyuncunun Avrupa takımından (Lille) geldiği bir takımla yer alıyoruz.

Bu durumların avantaj ve dezavantajları mutlaka olacaktır. Avrupa’da üst seviye ve dünyanın en iyi takımlarının olduğu liglerde mücadele etmenin getirdiği tecrübe, olgunluk ve taktik bilgisinin yansıması olumlu olacaktır. Ancak turnuvaya, genelde başarılı olan milli takımların omurgasını 2-3 kulüpten oyuncu alarak oluşturduğu bir yöntemle değil de 18 farklı takımdan oyuncu ile gitmemiz uyum anlamında bir sorun doğurabilir.

Bir başka tehlikeyi de aşırı beklenti oluşturulması olarak görüyorum. Evet iyi ve formda bir takımla gidiyoruz ancak yazılı, görsel ve dijital medyada büyük beklenti oluşturacak yorumlarla karşılaşıyorum. Turnuva atmosferi farklıdır. Telafisi olmayan tek maçlar oynayacağız. Burada parametreler değişir. Başarı; aşırı beklentiye sokup stres oluşturmayıp sakin kalmaktan, gençlik enerjisinden, tecrübeden, birliktelikten, takım olmaktan, formda oyuncuların iyi performansından ve tüm bunları bir arada yapmaktan geçer.

Turnuvanın favorisi olmadığımızı ancak sürprize açık bir takım olduğumuzu kabul etmekte fayda var.

Başarılar Bizim Çocuklar…