Bursa NetHaber

BGKP'den Filistin’e destek yürüyüşü

BELEDİYELER

Bursa Gönüllü Kuruluşları Platformu (BGKP) gerçekleştirdiği yürüyüşle İsrail’in Mescid-i Aksa'da nöbet tutan Filistinlilere ve Gazze'ye yönelik saldırılarını protesto ederek, basın açıklamasında bulundu.

Protesto yürüyüşüne katılan Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş yaptığı açıklamada, “Bir kere daha ifade etmek isterim ki Filistin ve Mescid-i Aksa yalnız değildir”

Bursa Gönüllü Kuruluşları Platformu organizasyonu ile ‘Kudüs Yürüyüşü’ ismiyle gerçekleştirilen İsrail protestosuna; Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, BGKP İcra Heyeti Başkanı İbrahim Güney, BGKP Üyeleri, vatandaşlar ve STK temsilcilerinin yanı sıra çok sayıda basın mensubu katıldı.

Orhangazi Parkı’nda başlayan ve ‘Mescid-i Aksa onurumuzdur’, ‘Katil İsrail defol’, ‘Filistin yalnız değildir’ sloganları atılarak 15 Temmuz Demokrasi Meydanı'nda tamamlanan ‘Kudüs Yürüyüşü ’nün ardından açıklama yapan BGKP İcra Heyeti Başkanı İbrahim Güney, Filistin’in yanında olduklarını ve yardımlarına devam edeceklerinin altını çizerek, “Cumhurbaşkanımız ‘dünya beşten büyüktür’ dediğinde belki pek bir şey anlamamıştık. Ama şimdi çok iyi anlıyoruz ki söz konusu Müslümanlar olunca, mazlumlar olunca Birleşmiş Milletler (BM) sadece alfabedeki iki harften ibaretmiş. Filistin’deki zalimliğe ve zulme dünyanın suskunluğu hem vicdanımıza dokunuyor hem de Müslümanların ve de Kudüs’teki Müslüman kardeşlerimizin mazlumlarımızın gönlüne dokunuyor. İnşallah Rabbim Kudüs’ün ve Mescid-i Aksa’nın özgürlüğünü bize göstermeyi nasip eder. Bu vesileyle katılan tüm kardeşlerimize teşekkür ederim” diye konuştu.

“BURSA’NIN DUYARLI STK’LARINA TEŞEKKÜR EDİYORUM”

Orhangazi Parkı’ndan başlayarak, 15 Temmuz Demokrasi Meydanı'nda son bulan yürüyüşün ardından açıklamada bulunan Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, “ Konu garibanlar, Balkanlar, Kafkaslar ve gönül coğrafyaları olunca hiç durmayan konuya karşı duyarlı olan, kıymetli Bursalı hemşerilerimizi selamlıyorum. Bursa’nın duyarlı STK’larına teşekkür ediyorum. İsrail’in Filistin’e uyguladığı kural tanımaz uygular, zaman zaman katliama dönüşüyor. Filistinli kardeşlerimizin tek bir hedefi var; bayrakları altında bağımsız bir Filistin’de özgürce yaşayabilmek ve bayrakları altında Mescid-i Aksa’da ibadetlerini özgürce yapabilmektir. Bu uğurda binlerce Filistinli kardeşimizi toprağa verdik. Buzullarda iki tane fok balığı mahsur kaldı diye dünyayı ayağa kaldıranlar, Filistin’de yüzlerce sabi katledilirken, onlarca, yüzlerce anamız şehit edilirken ve binlerce Filistinliye işkence edilirken o iki fok balığı için dünyayı ayağa kaldıranlar ne kadar sessiz ve vurgun duymazlar. İsrail dünyanın gözü önünde soykırım yapmaktadır. Buradan bir kere daha ifade etmek isterim ki Filistin ve Mescid-i Aksa yalnız değildir” ifadelerini kullandı.

Bursa Gönüllü Kuruluşlar Platformu adına ortak bildiriyi Bursa İHH Başkan Yardımcısı Burhan Sayılgan okudu.

Basın açıklamasının tam metni şöyle;

Değerli Basın mensupları, Sivil Toplum Kuruluşlarımızın değerli başkan ve yöneticileri, Kudüs ve Filistin Sevdalısı Kıymetli Bursa Halkı; Siyonist İsrail’in 1948 Yılından bu yana süregelen Filistin topraklarını işgal süreci, içinde bulunduğumuz 2021 yılında da hukuk, insan hakları, vicdan, merhamet ve tüm evrensel değerleri hiçe saymak suretiyle dozunu iyice artırarak devam ediyor. Filistinli Müslümanlar evlerinden zorla çıkarılmakta ve yurtsuzlaştırılmaktadırlar. Eğitim, sosyal, kültürel, ekonomik ve siyasi kısıtlama ve ambargolar ile temel hak ve özgürlükleri de ellerinden alınmaktadır ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, Avrupa Birliği, G8 gibi siyasi ve ekonomik uluslararası karar alma mekanizmaları Filistin’in işgaline sessiz kalmaktadırlar.

İsrail yönetimi biz Müslümanlar için kutsal kabul edilen Kudüs ve Mescid-i Aksa’da sistematik bir işgal ve yok etme politikasını tüm hızıyla sürdürmektedir. Kudüs’teki Filistinlilerin bölgeden çıkartılması, şehrin İslamî kimliğini gösteren tarihî eserlerin yok edilmesi, Mescid-i Aksa’nın altında devam eden kazı çalışmaları, Yahudi yerleşimlerinin kanunsuz biçimde yayılarak artması ve bu kapsamda sayılabilecek diğer faaliyetlerle Kudüs ve Filistin Yahudileştirilmek istenmektedir. İşgalci İsrail yönetimi bu uğurda Filistinlilerin evlerini yıkmakta ya da el koymakta, Müslüman kimliğini bölgeden silmeye çalışmaktadır.

Filistinli Müslümanlar kendi vatanlarında, kendi topraklarında günlük hayatlarını dahi sürdüremez hale gelmişlerdir. İsrail yönetimi keyfi tutuklamalarla halkı sindirmekte ve onları ülkelerini terk etmeye zorlamaktadır. Hiçbir gerekçe göstermeksizin yapılan tutuklamalarla insanlar kimi zaman yıllarca hapishanelerde tutulmaktadır. Bugün İsrail hapishanelerindeki Filistinli tutuklu sayısı 7 bin civarındadır. Bunlardan 350’sinin çocuk olduğu, 1700’ünün ise ciddi sağlık sorunları bulunduğu bilinmektedir. Uluslararası hukuk kurallarını ve insanlığın ortak değerlerini hiçe sayan İsrail, Filistin’deki işgalin boyutlarını genişletirken, 2010 yılı sonrasında Ortadoğu coğrafyasında yaşanan siyasi gelişmeler, Netanyahu hükümetinin elini güçlendirerek Siyonist projenin daha pervasızca hayata geçirilmesine yol açmıştır.

Terör devleti İsrail’in geçtiğimiz Mobilbahis Ramazan Ayı’nın başında Doğu Kudüs’teki Şeyh Cerrah mahallesindeki Filistinleri evlerinden zorla çıkartmasına müteakip başlayan şiddet dalgası, mukaddes mabedimiz Mescid-i Aksa’nın radikal Yahudi örgütlerin baskını ile yeni bir dönemin kapısını aralamıştır.

Mukaddes mabedimiz Mescid-i Aksa Terörist İsrail’in katil askerleri tarafından çiğnenmiş, ibadet halinde olan Kudüslü Müslümanlara akıl almaz şekilde şiddet uygulanmış ve mabedi çevreleyen mekânlar tahrip edilmiştir.

Mescid-i Aksa baskını başta Filistinliler olmak üzere tüm Müslüman toplumlar nezdinde büyük bir infiale sebep olmuştur. Kudüs’te başlayan direniş işgal altındaki Filistin beldelerinin tümüne yayılmış ve işgalci İsrail birçok şehirde olağanüstü hal ilan etmek zorunda kalarak tüm dünyanın gözü önünde acziyet içine düşmüştür.

Tüm bu olaylar yaşanırken Gazze kendisini adeta Mescid-i Aksaya siper etmiştir. 2007 yılından bu yana kara, hava ve denizden abluka altında tutulan ve dünyayla bağlantısını kesilen; adeta bir açık hava hapishanesi hâline gelen Gazze’de hâlihazırda devam eden abluka ve ambargonun yol açtığı insani kriz, İsrail’in son 10 gündür süre gelen geniş çaplı saldırılarıyla daha da derinleşmiştir.

Karadan, havadan ve denizden sivillerin üzerine bombalar yağdıran terörist İsrail, bebekleri, çocukları, kadınları, yaşlıları katlederken desteğini başta ABD olmak üzere emperyalist devletlerden almaktadır. Katil Netanyahu ve hükümeti her gün başka bir devletten destek telefonu aldığını ilan etmektedir.

İsrail Gazze’de çocukları yetim bırakıyor! İsrail Gazze’de babaları çocuklarından koparıyor! İsrail kundaktaki bebeleri hunharca katlediyor! İsrail nişanlı genç kızları, hayatlarının baharındaki delikanlıları hayattan koparıyor! İsrail katilliğinin gereğini vahşice yerine getiriyor! Ve tüm bu vahşet yaşanırken dünya sessizliğini koruyor!

Gazze’de tüm bunlar olurken, insanlığın ve ümmetin iftiharı olan bir direniş de varlığını sürdürüyor. Direniş varsa umut ta vardır. Gazze İsrail’in ağır bombardımanları altında kalırken, ümmetin onurunu dimdik ayakta tutmaktadır. Gazze vurulurken, Nablus, Cenin, El Halil, Kudüs ve işgal altındaki topraklardaki Filistinliler de sokaklara indiler. Bugüne değin görülmemiş bir direnişle karşılaşan İsrail korkuya kapılarak saldırganlığının dozunu artırmaktadır.

Yazılı, görsel ve sosyal medya üzerinden de büyük bir manipülasyon yapılarak mazlum tarafın İsrail olduğuna dair algı operasyonları yapılmaktadır. Ancak artık devir değişmiştir. Filistin’de ve Gazze’de olan bitenler hakkında ne kadar manipülasyon yapılırsa yapılsın hakikat tüm çıplaklığı ile ortadadır: İsrail bir terör devletidir ve bizzat Netanyahu Hükümetinin nezaretinde, kana susamış bir şekilde katliamlarını sürdürmektedir!

Birleşmiş Milletler’in (BM) uluslararası insan hakları hukuku ilkeleri çerçevesinde saldırılar, yıkım ve tahliyeler durdurulmalı; onurlu yaşama haklarını garanti altına alan egemen bir devlet kurmaları için Filistin toplumuna gerekli destek gecikmeksizin verilmelidir. Uluslararası yargı organlarının 1967 yılından bu yana İsrail askeri güçlerinin işgali altındaki Doğu Kudüs dâhil Filistin topraklarında yargı yetkisine sahip olduklarına dair kararları mevcuttur. Bu kararlar, İsrail’in Filistin topraklarında işlemekte olduğu suçlardan dolayı hesap vermesinin ve söz konusu suçların sorumlularının tespit edilmesinin önünü açmaktadır. Bu doğrultuda, uluslararası insan hakları yargı kurumlarını İsrail’in hukuk ve insanlık dışı baskı ve saldırılarına karşı net bir tavır takınarak görevlerini yerine getirmeye ve saldırıları durdurmaya davet ediyoruz. Sorumluların yargılanmasını ve Filistin halkının zararlarının tazmin edilmesini de talep ediyoruz.

Türkiye başta olmak üzere, yeryüzünün tüm beldelerinde vicdan sahipleri meydanlara indiler. Bu birliktelik ve dayanışma ruhu İsrail’in sonu olacaktır. Mazlum halklar ayağa kalktıkça kendini yenilmez olarak addeden İsrail yenilecek ve darmadağın olacaktır.

Bursa Gönüllü Kuruluşlar Platformu olarak tüm dünyanın gözü önünde gerçekleşen katliamları telin ediyoruz. Zalim, işgalci, Siyonist, katil İsrail’e Bursa’dan sesleniyoruz: Filistin davası davamızdır! Kudüs Müslümanlarındır ve ebedi olarak bizim olacaktır!

Filistin halkının acısını acımız kabul ediyor, Siyonist İsrail devletine karşı olan kutlu direnişlerini selamlıyoruz. Filistin Halkı ve Mescid-i Aksa özgür olan değin eylemlerimizi ve desteklerimizi sürdüreceğiz.”

Yürüyüş, Filistin’deki katliam sona erene kadar 15 Temmuz Demokrasi Meydanı’nda kalacak olan Filistin Kudüs Çadırı’nın açılışı ile sona erdi.

Sıradaki Haber
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.